İnsanlar fıtratları gereği, çok eski tarihlerden itibaren topluluk halinde yaşama eğilim göstermişlerdir. Bir arada yaşam devam ederken, çatışma ve anlaşmazlıkların da meydana gelmiş olması doğaldır. Suç kabul edilen durumlarda, ceza verilmesi gereği ile bazı kurallar ve ceza türleri de oluşmuştur. Bunun yanında, bireylerin sulh olarak ihtilaflara çözüm bulmanın pek çok yönden daha tatmin edici olduğunu da keşfetmeleri, onları öç almak yerine, sorunlara barış yoluyla çözüm bulmaya itmiştir (Aközek.E,2018). Tarihten izler taşıyan anlaşmalarda, barış ve sulh arayışlarının varlığı, çözüm için öncelikle uzlaşma yolunun denendiğini göstermektedir.
Kültür, toplumların tarihlerinden devir aldıkları maddi ve manevi mirasların tamamıdır (Kongar,1972). Toplumun duygu, düşünce ve davranışlarından oluşan kalıplardır(Tezcan,1993). Bundan hareketle oluşumunu tamamlayan kültürün; ifade ve davranışların nasıl olması gerekeceği konusunda kişiyi sezgi sahibi yaptığı görülür. Örneğin, protokol ya da saygı duyulan kişilerle karşılaşıldığında ayağa kalkılması, kültürün getirdiği bir davranıştır.
Toplumda oluşan kültürle birlikte, düşüncede birleştirmeyi de sağlayan örf ve adetler, toplumsal değerler, ahlaki, dini ve hukuksal kurallar sürecinde; uyuşmazlıkların çözümlenmesi, tarafların anlaştırılması, barıştırılması, topluma kazandırılması, mağduriyetlerin onarılması ve giderilmesi, çekişme ve çatışmaların alternatif çözüm yolları ile sonlandırılması yönünde çalışmalar başlatılmıştır.
Ülkemizde de alternatif yollar arayışından doğan diğer meslekler gibi, “Uzlaştırmacı”nında, devletle ilişkisi kurulmuş, kurumsallaştırılmış ve bürokratik iş akışını sürdürmeyi zorunlu kılan bir yapı teşkil edilmiştir. Bu yapı içinde, asgari eğitimleri almış ve sınav başarısı göstermiş kişilerin, uzlaştırmacı siciline kaydı yapılmış uzlaştırmacı unvanı ve kimliği ile ceza hukuku alanında görev yapma yetkisi verilmiştir. Bu yetkiyle sahada göreve başlayan uzlaştırmacılar arasında; farklı meslek grubu ve statüde kamu görevini de beraberinde sürdüren, kamudan emekli durumunda bulunan, esnaflık yapan, özel şirket veya bireysel işlerde çalışanlar olduğu gibi, öncesinde iş tecrübesi olmayıp, resmi ya da özel hiçbir görev yapmayan kişiler de yer almaktadır.
Bu durum, uzlaştırmacı tarafından, anlamlı ve özlü yazılması gereken raporların, düzenlenmesi zorunlu evrakların şekli, dili, düzeninde farklılıklar olmasına, aksaklıkların oluşmasına ve resmi yazışma usul ve esasların yansıtılamamasından doğan teknik hatalara sebebiyet verse de, Cumhuriyet Savcılıklarınca yapılan titiz kontrol ile bu prosedürler düzeltilebilmekte ve yenileme eğitimleri ile telafisi mümkün görülmektedir. Ancak, evrak kontrolü veya yazılı kurallarla değiştirilemeyecek, olumsuz kanaat ve ön yargı oluşması halinde, sonrasında düzeltilmesi çok da mümkün olamayacak bir husus vardır ki, o da uzlaştırmacı kimliğinin toplumda nasıl karşılık bulduğu konusu, imajı, itibar ve güvenilirliğinin teşekkülüdür. Bu teşekkül uzlaştırmacı kültürünün de temeli ve mihenk taşı olacaktır.
Temeli atılmasından itibaren var olmaya başlayan kurum, kendisiyle beraber kültürünü de var eder (Z.Vural,B.Mat:2008). Saygınlığı ve güvenilirliği tartışmasız kişiler vasıtasıyla gerçekleştirilen ve tarihi geçmişimizden günümüze kadar gelen uzlaşma kültürünün, günümüzde uzlaştırmacılar eliyle de aynı saygınlıkla devamının sağlanması, güven ve itibar düzeyinin korunması halinde, uzlaşma kültürüne paralel ve murad edilen seviyede uzlaştırmacı kültürü oluşması mümkün olabilecektir.
Çalışanlar tarafından benimsenen, ortak algıların birleştiği, birbirini etkilediği, aynı değerlerin paylaşıldığı ve aidiyet hissiyle görev yapanların motivasyonunu yüksek tutan, bir vizyona ulaşma hedefiyle performans sergilenmesine sebep olacak güçlü bir kültür oluşumu sağlanabilir ise yazılı yada sözlü uyarılara gerek duyulmadan sürdürülebilir olur. Kurum kültürüyle aynı değerleri paylaşan çalışanlar, kendi bireysel çıkarlarından kolaylıkla fedakarlık yaparak, kurum çıkarlarını kendi çıkarlarının üzerine çıkarabilirler.
Kamu görevlilerinin nitelikleri, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülüklerinin de düzenlendiği Devlet Memurları Kanunu’nun 8.Maddesi, kamu görevlilerinin itibar ve güvenilirliği konusunda önemli bir anlam içermektedir;
Madde 8 – “Devlet memurları, resmi sıfatlarının gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını hizmet içindeki ve dışındaki davranışlarıyla göstermek zorundadırlar.”
Bu madde ile anlaşılması gereken şudur; Bir kamu görevlisinden, itibarı ve güveni toplumdan kazanmayı umması beklenmez. Kamu görevi yürüten Uzlaştırmacının da toplumdan itibar ve güveni nasıl kazanırım kaygısı olmamalıdır. Kamu adına hizmet yürütmesi istenen uzlaştırmacıya, devletin gücü ve desteği ile verilen bu görev beraberinde, itibar ve güven zaten verilmiştir. Bunun gereği olarak uzlaştırmacıdan beklenen; görevi beraberinde aldığı değerlerin farkında olarak ve bu bilinçle, toplumdan kazanmayı beklemek değil, verilmiş onursal itibar ve güveni nasıl taşır ve nasıl yansıtırımın cevabına ulaşmasıdır. Nasıl sorusunun cevabı, etik kuralları da içinde barındıran, geniş bir konudur.
Uzlaştırmacı bilincinin otokontrolüne sahip olabilmek, kıyafet, hitabet, tavır, vicdanı önde tutan bakış, nasılın içinde yer alan cevaplardan birkaçıdır. Bunlar bir bütün halinde yansıtabilir ve tüm uzlaştırmacılarca benimsenir ise, uzlaştırmacı imajının ve olumlu uzlaştırmacı yargısının şekillenmeye başlaması, uzlaştırmacı kültürünün de temellerini oluşturacaktır. Devam etmekte olan sürecin, oluşumunu tamamlamış kültürün var ettiği ve yukarıda izahı yapılan doğallığa kavuşmasına, sezgisel hale dönüşmesine, içselleştirmesine her bir uzlaştırmacının katkısı olacağı muhakkaktır.
Bir anda oluşmayacak uzlaştırmacı kültürünün, sürecin henüz başında iken zeminini sağlamlaştırmak, öz eleştiri ve öz denetimle alışkanlıklar kazanmanın yollarını aramak, kültürü bir eser titizliği ile yapılandırmak, yaşamak ve sürdüreceklere aktarmayı nasıl başarırız?
“Uzlaştırmayı” misyon, “uzlaştırmacı kimliğinin, en saygın meslekler sıralamasına getirilmesi” idealini vizyon olarak hedefe alarak, bu idealde buluşmaya ne dersiniz?
Kaynaklar
AKÖZEK,E.,“Türk Ceza Adalet Sisteminde Uzlaşma Kurumu”
ÇUBUKÇUOĞLU,A.(2018).” Onarıcı Adalet Bağlamında Ceza Hukukunda Uzlaştırma Kurumu ve Kapsamı”, BÜ.
KONGAR,E.(1972).”Toplumsal Değişme” Ankara:Bilgi Yayınevi
TEZCAN,M.(1993).”Kültür ve Kişilik”. Ankara Üniversitesi Yayınları.
VURAL,Z-MAT,B(2008).”Kurum Kültürü Analizi”.Selçuk İletişim.
KOÇAK,G.(2016),“Yönetici ve Çalışanların Kurum Kültürü Algı Farklılıklarının Belirlenmesi”. Ankara. AÜ. Jean Monnet Sosyal Politikalar Modülü
https://www.mevzuat.gov.tr/
http://alternatifcozumler.adalet.gov.tr/
Sayın KOÇAK; bir çırpıda zevkle okudum. Durumdan vazife çıkarılacak çok güzel ve özel bir yazı olmuş. Uzlaştırma kurumunun bir ferdi olarak söyleyebilirim ki örnek alınması gereken etik değerleri ve hedefleri akıcı ve akılda kalıcı bir şekilde kaleme almışsınız tebrik ediyorum ve bir sonraki makalenizi sabırsızlıkla beklediğimi belirtmek istiyorum Teşekkürler.
İçtenliğiniz ve değerli yorumunuz için teşekkür ederim.
Toplum değerleriyle çelişmeyen ve muhakeme sürecinin Devlete olan maliyetini minimuma indiren uzlaştırma kurumu hakkında yapılan bu çalışma, sistemin kabul görmesinde ve topluma yayılmasında etkili olacaktır muhakkak.
Samimi gayretlerin karşılığı muhakkak olumlu olacaktır. Teşekkürler Sayın Nişancıoğlu.